Refleksoloji günümüzde destekleyici ve tamamlayıcı terapi olarak adlandırdığımız terapiler sınıfında yer almaktadır.
Refleksoloji uzmanları tarafından belirlenmiş teknikler sayesinde sinirlerin belirli noktalarını uyarmak suretiyle ortaya elektrokimyasal mesajları çıkardığını ve bu sayede nöronların yardımı ile sinire bağlı olan organın uyarıldığını savunmaktadır.
Bununla birlikte psikoloji bilimi içerisinde başta panik atak ve depresif rarahtsızlıkların terapisinde destekleyici biçimde uygulanmakta olup, başta Amerika ve Rusya’da ülkelerinde engelli vatandaşlar üzerinde ve otistik, spastik engelli çocuklar ile felç rahatsızlığına yakalanmış hastalar olmak üzere bir çok engel grubunda yüksek oranda gelişmelerin ortaya çıkabilmesinde başlıca sebeplerden biri olmuştur.
Ayak ile el refleksolojisi, ayak ve ellerde bulunan belirli noktaların manuel biçimde uyarılarak hastanın vücudunda bulunan sinirlerin ve kan dolaşımının uyarılması şeklidir. Günümüzde en sıklıkla kullanılan refleksolojilerden biri ise ayak refleksolojisidir. Günlük yaşantı içerisinde insanımızın maruz kaldığı en büyük sorunlardan bir tanesi strestir. Bireylerin günlük yaşam içerisinde karşılaştıkları bir çok sorunun temelinin stresin oluşturduğu yapılan araştırmalarca kanıtlanmış vaziyettedir. Stresin kan yavaşlatıcı etkiye sahip olması vücudun yeterli besini almasını engelleyebilmektedir. Refleksoloji ise bu etkinin önüne geçilmesine yardımcı olarak bünyenin yeterli ve yaşamsal faaliyetleri tam olarak yerine getirebilmesini sağlayacak olan gıdayı almasına yardımcı olarak, toksinlerin de vücuttan atımının hızlandırmaya yardımcı olur.
Refleksoloji yaptıran kişilerin bağışıklık sistemlerinin daha da güçlendiği, eskisine nazaran daha da iyi çalıştığı ve kışın yoğunlukla yaşanılan soğuk algınlığı, grip benzeri rahatsızlıklara karşı daha güçlü oldukları yapılan araştırmalar sonucu kanıtlanmıştır. Günlük yaşantısı içerisinde düzenli bir biçimde refleksoloji yaptıran bireylerin, tecrübelerini bizlerle paylaşmış olmaları süpriz değil bilakis gerçektir.
Refleksolojinin Tarihi Geçmişi
Refleksolojinin yaklaşık olarak on iki bin yıllık bir geçmişi olduğu ve ilk uygulanma yerinin Mısır ve Çin olduğu bilinmektedir.
Geçmişteki medeniyetlerde, İnka ve Çin medeniyeti; bel ve boyun fıtığı, migren ağrısı, mide ve troid hastalıkları olmak üzere bir çok nörolojik rahatsızlıklarda bu yöntemin uygulanmış olduğu bilinmektedir. Uygulanan refleksoloji terapileri ile bireyin gün içerisinde maruz kaldığı stres ve anksiyate gibi etkilerden uzaklaştırılması sağlanmış ve kişilerde büyük oranda rahatlatma hissi oluşturduğu tespit edilmiştir. Refleksolojinin eski insanların maymun ve hayvan türlerinin davranışlarını gözlemlemeleri ile onlardan esinlenmeleri sayesinde refleksolojiyi geliştirdikleri söylenebilir. Zira bazı maymun türlerinin el ve ayak tabanlarını ovuşturmaları ve kaşımaları bilinen bilimsel gerçeklerdendir. Bunun kanıtını belgesellerdeki görüntülerden elde edilebilir.
Bugün ki bilinen refleks bölgeleri terapileri ile eski doğu biliminde geçen basınç noktası masajları arasındaki bağ halen çözülememiştir. Ancak bu iki dal arasında bir bütünleşmiş bağ var gibi durmaktadır. Araştırmacılar böyle bir bağın söz konusu olabileceği hissini taşımaktadırlar. Bir çok kutsal kitap ve anlatıda, ayaklar ile alakalı olarak bazı kesitler yer almaktadır. Hatta kendi kültürümüz içerisinde yer alan ayak sağlığı konusundaki atasözleri ve deyişler bunlara birer örnek olarak gösterilebilmektedir. Bu bilinen atasözleri ve deyimler birer talimatname olarak görülebilir mi? Ek olarak dokunma ve ayaklara dokunuş deyince İsa peygamberi aklımıza getirebilmekteyiz. Çünkü o yüce yaratıcının vermiş olduğu şifacı yeteneği ile vücudun belirli noktalarına ki bunların başında ayak tabanları gelmektedir, mesh ederek insanlara şifalar dağıttığını belirtmek isteriz. İsa peygamberin refleksoloji yaptığını dile getirmiyoruz fakat onun bize anlatmak istediği bazı noktaların olduğunu sizlere bu konumuzda anlatmak isteğindeyiz. Fakat İslam peygamberi Hz. Muhammed’in gece uzun süre namaz kılması nedeniyle şişen ayaklarına Ayşe validemizin masaj yaptığı ve ovduğu bilinmektedir. Eğer refleksolojiyi günümüzde araştırmayı niyet edindiysek, bu tesadüfi gibi görünen benzerlikleri görmezlikten gelmemiz doğru değildir. Tekrardan belirtmek isteriz ki, bizler bir tıp tarihçisi konumunda değiliz. Bu nedenden dolayı, bu tür detayların ve bilgilerin doğru olarak değerlendirilmesini konularında uzman kişilere bırakıyoruz. Fakat refleksolojinin yakın zamandaki tarihi çok bambaşka bir bilgiye sahiptir.
Modern olarak uygulanan refleksolojinin geçmişini tam anlamıyla araştırmak isteyen kişilerin, Dr. William H. Fitzgerald ile başlamaları en doğru başlangıçlardan biri olacaktır. Çünkü doğuda geleneksel olarak kendisini sürdüren bu bilimin batıya yani modern tıbbın merkezine bu doktor sayesinde taşındığı bir gerçektir. Dr. Fitzgerald 1917 yılında yayımladığı ìBölge Therapy, or Relieving Pain At Homeî kitabını inceleyebilirsiniz. Bu kitabında insan vücudundaki ağrıları eli ile ve bazı araçlar yardımı ile azaltabildiğine dair anılarına yer verdiğini okuyunca görebilirsiniz.
Engelli refleksoloji
Doktorun bir katılmış olduğu bir akşam yemeğinde tesadüfi olarak, bir gazetede yüksek tonları artık çıkaramadığını söyleyen meşhur bir ses sanatçısının bulunması ve bu meşhur ses sanatçısının boğaz doktorlarının sanatçının sahip olduğu bu rahatsızlığın tedavisini bulamadıkları yazmaktadır. Dr. Fitzgerald bayan olan ses sanatçısına, onun parmak ve ayak parmaklarına bakıp bakamayacağını sorması, incelemesi bittikten sonra, yüksek tonları çıkaramamasının sebebinin ayağında bulunan nasırdan kaynaklı olmasını söylemesi ve ardından bu noktaya uyguladığı bir kaç dakikalık basınç ile sanatçının ayağında bulunan acının yok olduğunu söylemesi yer almaktadır. Ardından doktor kendisine yüksek tonları çıkarmasını denemesini rica ettiğinde, eskiye nazaranla iki nota daha yüksek sese ulaşmaya başardığını görmüştür. Dr. Fitzgeral Avrupa ve Viana’da tahsil yapmıştır. Ayrıca Londra’da kulak,burun, boğaz merkezi hastanesinde doktorluk yapmıştır. Bu dönem içeriisnde bölge ile terapisi ile tanışmış, ağrıları azaltmak için parmakların değişik kısımlarına basınçlar uygulamaya başlamıştır. İlk adım gerçekleşmiş ve başarıyla sonuçlanmıştır. Günümüzdeki refleks bölgeleri terapilerinin en başlıca temeli bu çalışmalar ile doğmuştur. İlk kitabı tıp dünyasında pek iz bırakmasa da, bölge terapisi konusundan etkilenen bir doktorun ilgisinden kaçmamıştır.
Bebek Refleksolojisi
Yukarıda yazdığımız doktor, araştırılması zaruri olan bir imkanın mevcut olduğunu görmüş olması bir çok şeyin değişmesinin başlangıcını oluşturmuştur. Doktorun yanında çalışan terapisini düşünce ve amaçlarının ortağı yaptığı bilinmektedir. Artık ilk adımlar atılmış ve ağaç yavaş yavaş meyvesini vermeye başlamıştı. Bu doktor Joe Shelby Riley’den başkası değildir. Terapistinin adı ise, Eunice İngham’dır.
Dr.Riley, Dr. Fitzgeral’ın yapmış olduğu çalışmalara büyük hayranlık ve ilgi duymuştur. Ancak aktif olarak bu çalışmalarla meşgul olmamıştır. Terapist olarak çalıştığı için Eunice İngham’da bölge terapisi konularına merak ve ilgi duyuyordu. Teoriler konusunda birbirleriyle çok fazla müzakere ve tartışma yapmışlardır. Bu teoriler konusunda daha detaylı bilgi isteği duyması sebebiyle Eunice İngham’da bölge terapisi bir tutku haline gelmiştir. Fitzgerald’ın çoğunluk olarak eller üzerine yoğunlaştığını biliyordu. Ona göre eğer eller bu terapi yöntemine cevap verebiliyorsa, ayaklar da aynı şekilde terapiye cevap verebilirdi. Bu teorisini Dr. Riley’e açmasının ardından 1930 yılında onun desteği ile ayak refleks bölgeleri terapisi teorisi üzerine çalışmaya ve bu konuda geliştirmeler yapmaya başladı. Öncelikle ayakları incelemekle yoluna devam etti. Vücut anatomisi ile karşılaştırılabilecek hassas noktalar tespit etti. Ayaktaki noktaları vücut organları ile bağdaştırarak, tam olarak kağıda dökmüş oldu. Ayakları incelerken, Dr. Fitzgerald’ın çizmiş olduğu temel vücut ve ayak resimlerini kullandı. Vücuttaki acıların dindirilmesi için el ve ayaklara lastik halkalar ile kıskaçlar kullanılması gerektiğinin Dr. Fitzgerald tarafından tavsiye edilmiş olduğunu bilmeniz büyük önem arzetmektedir. Fakat Eunice İnghan, Dr. Fitzgerald’ın yapmış olduğu bu tavsiyeye uyum göstermemiştir. Başparmağını ve parmaklarını kullanarak ayakta bulunan hassas bölgeleri keşfetmişti.
Refleksoloji Tarihi
İlk başlarda çok deney yapmış olduğu bu yöntem, ayaktaki belirli olan hassas noktaları bulmaktan başka bir şey değildi. Daha sonraları bu noktalara birer parça pamuk koyarak, sarıp hastalarını evine gönderiyordu. Bu yöntem sayesinde refleks bölgeleri üst düzey derece de uyarılıyor ve tepki verilmesi sağlanabiliyordu. Fakat bir süre sonra bunu bıraktı. Bırakmasının başlıca sebebi, başparmağı ve parmaklarını kullanarak bu yöntemin terapi edici etkisini doğru görmemesinden kaynaklıydı. Çalışmalarını, küçük bir köydeki hastalarını terapi yaparak daha da geliştirmiştir. Çevresinde bulunan sinirsel ve metabolik bir çok hastanın iyileşmesine yardımcı olmuştur. Yaptığı terapi yöntemi ile çevresinde bulunan bronşit ve saman nezlesi rahatsızlığına sahip insanların nöbetlerinin daha hafif olarak geçmesini sağlamıştı. Teorilerini büyük bir iştiyak ve heyecan ile hastalarında uyguluyordu. Bu dönem içerisinde bölge teorilerini daha da geliştirerek insanlara açıklıyordu. Fakat dikkat çekicidir ki, haftada belirli aralıklarla yapılan terapilerin hastalar açısından yeterli olacağını düşünüyordu.
Conesus Lake’e gelişinden itibaren, bu terapilerin faydalarına o derece inanıyordu ki, sağlık alanında bir kitap yazmayı ve vatan genelinde seminerler düzenlemeye karar vermişti. Bu düşüncesini de, o zaman Dr. Riley’in izni ile gerçekleştirdi.
1938’de “Stories the Feet Can Tell” isimli kitabı içerisinde tüm tecrübelerini derledi. Bu kitap sayesinde refleks bölgeleri teorisini daha geniş kitlelere tanıtabilmesine yardım etti. Kitap sayesinde bir çok yerde sağlık seminerleri düzenlemesi için çağrıldı. Bu kitabı takip eden ëStories the Feet Have Told’ isimli kitabı ilk çıkardığı kitabı kadar çok tutuldu.
Refleksolog İngham’ın da bu metodları kullanmaya başlaması, çalışmalarının daha da yaygınlaşmasına sebep olmuştur.
Refleksoloji kişiye nasıl uygulanır?
Refleksoloji yöntemine göre ellerimizde ve ayak tabanlarımızda vücudumuzun son bulmakta olduğu sinir noktaları bulunmaktadır. Tam olarak anlatmak gerekirse; her organ ayak tabanında belirli bir bölgeye sahiptir. Örnek verecek olunursa; ayaktaki karaciğer hassas noktasına yapılan masaj ya da baskı karaciğerin uyarılmasını sağlar. Çoğunlukla özel koltuklarda düzenlenen seanslar 10 dakikadan 45 dakikaya kadar uzayabilen seanlar şeklinde gerçekleştirilir. Bebekler ve engelli kişiler için uygulanan farklı yöntemler vardır. Bu tür vakalara yapılacak seanslarda genel olarak yumuşak bir minder ya da anne tarafından kucağa alınması tavsiye edilir. Ayrıca belirtilmesi gerekir ki, refleksoloji yaşa ve psikolojiye bağlı olarak; her hastaya uygulanacak yöntemi başkalaştırır. Kişilerin içlerinde barındırdıkları şüpheler bile, refleksolojik seansların etkisini düşürebilmektedir. Daha olumlu düşünen kişilerde, refleksoloji uygulandığında daha iyi sonuçlar elde edildiği gözlemlenmiştir.
Refleksoloji teknikleri
Hakkında
Refleksoloji de, yapacağımız masaj tekniklerinin ilk önce kendi el ve ayaklarımızda uygulamamız tavsiye edilmektedir. Refleks bölgelerinde masaj uygulanabilmesi için toplam olarak beş adıma sahiptir: Baş parmak hareketleri, parmak hareketi, ovma hareketleri, sıvazlama hareketleri ve sıkma hareketleri.
Bu hareketler hem ellerimize hem de ayaklarımıza uygulanmaktadır. Önem arzeden konu bu tekniklerin kime nasıl ne şekilde uygulanması gerektiğidir. Kişinin fiziksel yapısı, yaşı ve o an ki sağlıksal ve ruhsal durumu dikkat edilmelidir. Örnek olarak; iri yapıya sahip bir insana daha kuvvetli, zayıf yapıda, yaşlı olan ve ya çocuklara ise, normal şekilde basarak masaj yapılması gerekmektedir. Terapi yöntemi, başparmak ve ya başka bir parmağın kenarlarıyla basınç uygulamak suretiyle saat yönünde döndürülmesi ile oluşmaktadır. Basınç uygulaması genel olarak oldukça derin bir şekildedir fakat acı verici olmak zorunluluğu taşımamaktadır. İyi bir refleksolog, hastalarının sürekli acı çekmesinden daha ziyade, tek bir seansta acı çekmelerini düşünerek başka bir acı duymamalarını tercih etmektedir.
Önceden de belirttiğimiz gibi seansların süresi 10 ila 30 dakika kadar sürebilir. İhtiyaç halinde bir kaç seans daha uygulanabilir. Çok sık yapılan şikayetlerin tek bir seans sonunda ortadan kalktığı söylenebilir.
Modern tıpta, iç organlarımız vücut yüzeylerinde bulunan deri bölgeleri ile temsil edilmektedirler. Bu deri noktaları vücut organları ile aynı sinir ağlarını paylaşırlar. Örnek olarak diyaframda oluşan bir rahatsızlık, omuz başında bir acıya sebep olabilmektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan bir çok deney ile bu durum bir çok defa kanıtlanmıştır.
Ayak tabanı hassas noktalar
Vücut organları simetrik bir yapıya sahip olduklarından dolayı her iki ayağımızda ve ellerimizde de aynı simetrik noktalar bulunmaktadır. Fakat kalbimizin solda oluş sebebi, midenin eşit olmayan bir şekilde sol ve sağ taraflara kayık bir yapıya sahip olması, kör bağırsağın ve karaciğerimizin sağda bulunmasından dolayı sağ ve sol ayaklarımızda bu bölgelerin hassas noktaları farklı noktalarda bulunmaktadır.
Tek yapmanız gereken hastanın vücudunda ağrıyan organın ayak kısmında bulunan noktaya masaj uygulamanızdır. Ağrıyan kısım eğer sol tarafta bulunuyor ise sol tarafa, sağ tarafta bulunuyor ise sağ tarafa masaj uygulamamız gerekmektedir. Bu yöntemi denemenin kişilere bir zararı bulunmamaktadır fakat belirtmek isteriz ki, büyük rahatsızlıklarda doktorlara danışılmalı ve onlardan terapi yöntemleri alınmalıdır. Bu yönteme bağlı kalarak doktorun verdiği yöntemi kesmek hiç bir zaman doğru değildir.
Zaten bazı hekimlerce bu teknikler tamamlayıcı tıp adıyla adlandırılmaktadır. Yani normal terapinin desteklenmesi ve ilave olarak bu terapinin yapılması tavsiye edilmektedir. En büyük yararı herhangi bir zararının bulunmayışıdır. Denemede de kişiler üzerinde bir sıkıntı oluşturmamaktadır. Bir zamanlar akupunktur hekimlerce kabul edilmemekteydi fakat günümüzde artık akupunktur bile modern tıp tarafından kabul edilir hale gelmiştir.
Dikkat edilmesi gereken bir husus, el ve ayaklar üzerinde bulunan damarlar çok belirgin ve kabarık şekilde duruyorlar ise, yumuşak bir şekilde masaj uygulanması gerekir. Çünkü ağır uygulanacak masajlarda damar zedelenmesi ve iç kanama sonucu morarma riski oluşabilir.